Kendinizi bize tanıtır mısınız? Güncel boy ve kilonuz nedir?
Merhabalar, ben milli jimnastikçi Ahmet Önder. Boyum 1.70 kilom ise 69.
Jimnastik sporuna nasıl başladınız?
Jimnastik sporuna halamın kızı Tuğçe ablam sayesinde başladım. Çok hareketli ve yerinde duramayan
bir çocukluk geçirmişim. Her çocuk hemen hemen böyle olur diyeceksiniz ama bende galiba biraz
fazlası varmış. Duvarların üstüne çıkmaya çalışmalar, demirlere asılıp barfiks yapmaya çalışmalar. Bu
çocuğun enerjisini doğru bir kanala aktaralım mantığıyla beni alıp jimnastik salonuna götürmüşler.
Ben de salonu görür görmek çocuk aklımla “burası benim ait olduğum yer” diye düşündüğümü
hatırlıyorum. Her yerde benim gibi çocuklar vardı çünkü.
Jimnastik yapmak zor mudur? Herkes jimnastik yapabilir mi?
Jimnastik temel branştır. Tüm sporların alt yapısını oluşturur. Bugün bir futbolcunun da tenisçinin de
yaptığı hareketlerin temelinde jimnastik branşının hareketleri vardır. Bizler ise o hareketleri ileri
seviyelere taşıdığımız için jimnastikçi oluyoruz. Spora 8 yaşımda, aslında biraz geç denebilecek yaşta
başladım. Antrenörlerim yeteneğim sayesinde açığı kapattığımı söylüyorlar ama jimnastiğe başlamak
için ideal yaşlar 4-5 yaşları. Büyükler jimnastik yapamaz mı peki? Tabi ki yapabilirler. Profesyonel
olma amacı olmasa da fiziğini doğru kullanan herkes hayatına jimnastiği yerleştirebilir.
Jimnastik yaparken en çok ne zaman zorlandınız?
İnsan büyüdükçe ve dünyayı kavrama kapasitesi arttıkça zorlanıyor bence. Çocukken ya da daha
erken yaşlarda olan biten size oyunmuş gibi geliyor. Onca ağır antrenmanlar, seyahatler, disiplinli bir
uyku ve yemek alışkanlığı. Biraz daha beynimiz kendini korumaya aldıkça tüm bunlara karşı koruma
mekanizmaları oluşuyor. Ben şanslıyım ki karakterim gereği disiplinliyim ve tüm bu zorluklara çabuk
adapte olabiliyorum. En çok zorlandığım zamanlar jimnastik sporunun doğal yapısıyla ilgili şeyler
değildi. Yani antrenmanlar beni hiç yıldırmadı. Sadece sakatlık zamanları mental anlamda
zorlanmalara yol açabiliyor. Ama tecrübe edindikçe bununla da baş etmeyi öğreniyorsunuz.
Nasıl bir antrenman ve beslenme programı uyguluyorsunuz?
Genel olarak diyetisyenim ile bana özel bir sağlıklı beslenme program modeli oluşturduğumuz için
onu uyguluyorum. Dönemsel olarak ufak tefek değişiklikler mutlaka oluyor. Bizim branşta sıklet söz
konusu değil ama kendi vücudunuzun ve yapmak istediklerinizin kapasitesine göre bir ideal kilonuz
mutlaka oluyor. İdeal kiloda olmak ve yeterli karbonhidrat, protein ve yağ almak benim
performansım için çok önemli oluyor. O yüzden sadece yarışma dönemi değil öncesi ve sonrası
dönemlerde de yeterli ve dengeli besleniyorum.
Biz milli sporcular için 365 gün içerisinde spor yapmadan geçirdiğimiz gün sayısı bir elin parmaklarını
geçmez. Zorluklarına katlanacaksınız ki meyvelerini afiyetle yiyebilesiniz. Tatildeyken bile rekabetçi
modumuzu aşağıya indirmemiz biraz zor oluyor.
Off season diye adlandırdığımız, yarışma dışı dönemde de yine kas küçülmesinin minimuma
indirgemek ve vücudu hep adaptasyonda tutup antrenmanlara geri döndüğümüzde sakatlık riskini en
aza indirmek için çalışıyoruz. Tatil dönüşleri genelde kritiktir, o yüzden vakit kaybetmeden yarışmacı
fiziğe toparlanmak durumundayız.
Yarışma sezonu açıldığında ise hem fiziksel hem de ruhsal yapımız değişiyor. Önümüzde somut
hedefler varken deyim yerindeyse “beast modu” açıyoruz. Jimnastik sporunda yaptığımız seriler
patlayıcı ve çok yüksek güç gerektiren hareketlerden oluşuyor, o nedenle bazı hareketlerin peşinden
aktarım hareketler yapıyoruz.
Yalnızca kuvvet yetersiz kalır, kuvveti güç ile birlikte süper set gibi çalışarak kendi branşımız için
doğru çalışma modelini uyguluyoruz.
Yarışmalarda performans sergilediğimiz aletlerde belirli bir kasa yönelik serilerimiz olmuyor. Bu
yüzden çalışmalarımız ve antrenmanlarımız full body olarak ilerliyor. Yalnızca sezon başlarında izole
makinalarda çalışıyoruz, daha sonra bileşik, çok eklemli ve çok fazla kas grubunun devreye girdiği
hareketleri yaparak branşımıza uyum sağlıyoruz.
Jimnastik sporuna başlayan gençlere ne gibi tavsiyeler vermek istersiniz?
Motivasyona inanın ama motivasyona güvenmeyin. Önünüzde dikenli uzun bir yol var ve ayaklarınız
çıplak. Motive olursanız bir süre o gazla gidersiniz. Ama o acıya katlanma disiplinini edindiyseniz yolun
sonunu görürsünüz. Buradan herkes gerekli dersi çıkarabilir.
Supplement kullanıyor musunuz? Cevabınız evetse hangi supplementleri kullanıyorsunuz?
Supplement konusunda olimpiyat yolunda beni destekleyen bir sponsorum var. Olimp markası ile
çalışıyorum. Antrenman ve yarışma takvimime göre kullandığım supplementler değişkenlik gösteriyor
ama beslenme dolabımı size sayabilirim: BCAA Xplode, Vitamine, Whey Protein, Glutamine, Creatine,
Gold Omega, Tribusteron, L-Carnitine, Platinium Ginseng, Iso Plus, Thermo Speed, Amino 5500.
Aldığınız dereceleri neye borçlusunuz?
Zor günlerde ve canımın hiç istemediği günlerde bile görevimi bilip, o salona gidip çalışmanın hakkını
vermeye borçluyum. Bir de sevdiklerimin desteğini en yürekten hissetmeme.
Sizce gelişmenizdeki en büyük etken nedir?
Birincisi spora olan yatkınlığımdır diye düşünüyorum. Dediğim gibi geç başlamama rağmen açığı
hızlıca kapatabildim. İkincisi antrenörlerimin katkısı. Öyle emek vererek büyütüyorlar ki bizleri.
Olimpiyatlara sporcu hazırlamak çok zor bir iş. Durmadan, yılmadan, çocuklarıymışız gibi üstümüze
titriyorlar.
Dünya şampiyonasında gümüş madalya kazanınca neler hissettiniz?
Tarif edebilmeyi çok isterdim ancak bu mümkün değil. Deneyebilirim ama yine de: Heyecan, şaşkınlık,
sevinç, mutluluk, gelecek düşünceleri, geçmiş emekleri… Hepsi bir anda başıma üşüştü.
Motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz? Size bu konuda en çok yardımcı olan şey nedir?
Ne için yaşadığımı, hayatımdaki şeylerin benim için gerçekten ne anlama geldiğini biliyorum. Bu da
bilinçli bir şekilde hayatıma konsantre olmamı sağlıyor. Neden spor yaptığımı biliyorum, ailemi,
sevgilimi, arkadaşlarımı neden sevdiğimi ve bu sevginin benim için ne anlam ifade ettiğini biliyorum.
İşime de sevdiklerime de zaman ayırıyorum. Bu da beni motive, huzurlu ve hazır bir sporcu yapıyor.
Spor hayatınızda hedefleriniz nelerdir?
Bu sorunun cevabı %100 olimpiyat şampiyonluğu ya da olimpiyatlarda madalya kazanmak olmalı.
Benim için de öyle evet ama bunun yanında çok önemsediğim bir şey var: O da kendimi
gerçekleştirmek. Yarışmalarda kendimi iyi hissetmek. Yarıştığımda en iyi performansımı gösterdiğime
ve elimden gelenin en iyisini yaptığıma emin olarak salondan ayrılmak. Bu kriterleri sağlamak her
yarışma için benim hedefimdir.
Örnek aldığınız sporcular kimlerdir? Nedeniyle birlikte açıklarsanız çok seviniriz 🙂
Jimnastik branşından bir isim söylemem gerekirse: Hiroyuki Tomita. Profesyonel sporculuğu bırakmış
olsa da o bir efsane. 2004 Atina Olimpiyatları’nda onu gördüğümde çok etkilendim ve ben onun gibi
olmak istiyorum cümlesini ilk kez kurdum. Onun gibi bir şampiyon olmak istiyorum dedim. O yıllarda
biraz da çocukluk heyecanıyla mail adresimi bile onun isminin bir çeşitlemesiyle almıştım. Hayatımı
doğrudan etkileyen bir sporcu. Performans videolarını binlerce kez izledim ve tekniklerini hep kendim
de uygulamaya çalışarak kendi performansımı geliştirdim. Onun kariyeri önce ulaşmak sonra da
geçmek adına benim için bir hedef kariyer. Kahramanım olarak uzaklardan bana bakıyor ve bu da
benim için ayrıca bir motivasyon kaynağı oluyor. Onun dışında Ronaldo, LeBron James, Sharapova,
Federer, Bolt… Sosyal medyada da çoğunu takip ederek neler yaptıklarını ve nasıl yaşadıklarını da
gözlemliyorum.
Türkiye’de jimnastik için yeterince imkan var mı?
Federasyon ve bakanlık son yıllarda inanılmaz adımlar attılar. Tesisleşme anlamında soruyorsanız o
konuda hiç eksiğimiz yok diyebiliriz. Antrenörler için sorarsanız, çok iyi hocalarımız var. Ekipmanlar da
yurtdışındaki rakiplerimiz kadar kaliteli ve yeterli düzeyde. Başarı da geldikçe spora yapılan yatırım ve
ilgi de artıyor. Her şey daha da güzel olacak.
Jimnastik sporunun en zor yanı nedir?
Devamlılıktır. En küçük hareketli bir her gün binlerce kez tekrar tekrar ve tekrar yapmanız gerekiyor.
Ben pro oldum artık bu ısınmaları yapmayayım, bu basic hareketlerden kaçayım diye bir şey yok
mesela. Bizim serilerimiz 1 dakika kadar sürüyor. Yani salona çıkıp performans gösterdiğimiz dakika
sayısı bu kadarcık. O 1 dakika içinde yaptığımız hareketleri, o yarışmaya çıkana kadar günde 5-6 saat
yapıyoruz.
Ahmet Önder İnstagram
Ahmet Önder Youtube
Ahmet Önder Gymsozluk
Ahmet Önder’e bizi kırmayıp röportaj teklifimizi kabul ettiği, zaman ayırdığı ve ülkemizi gururla temsil ettiği için çok teşekkür eder başarılarının devamını dileriz.
Gymsozluk üye olarak sporun ve motivasyonun en ham haline ulaşabilirsiniz!
Bir cevap yazın